İzmir Akdeniz Akademisi (www.izmeda.org), İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmuş demokratik bir platform ve düşünce kuruluşudur. Amacı; hümanist, barışçı, tarih ile tutarlı yeni bir Akdeniz bakış açısı geliştirmek ve hayata geçirmektir. İzmir Akdeniz Akademisi ekoloji, tarih, kültür, sanat ve tasarım öncelikli alanlarda çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalarıyla dünya toplumunun sürdürülebilirlik konusundaki çabalarına, İzmir’e uygun çözüm önerileriyle katkıda bulunurken, İzmir’in Akdeniz kentleriyle işbirliğinde iyi bir bağlantı noktası olması hedeflenmektedir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Akdeniz Akademisi koordinasyonunda kentin bitkisel çeşitliliğini ortaya çıkarmak üzere alanında uzman akademisyenlerin desteğiyle vatandaşların katılımına açık yürütülecek İzmir Biyoatlas Projesi ile bir yandan kentin doğal zenginliği, florası belirlenecek bir yandan da yaratılacak farkındalık ile bu zenginlik sahiplenilmiş olacaktır. Ayrıca önümüzdeki günlerde projenin internet üzerinden tüm dünyaya tanıtılması hedefleniyor.
Biyoatlas Projesi ve İzmir;
“Ülkemiz mevcut coğrafi konumu sebebi ile, günümüzde toplumun herkesiminin bildiği gibi zengin bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bunun temel sebepleri arasında;
İzmir Büyükşehir Belediyesi Akdeniz Akademisi koordinasyonunda kentin bitkisel çeşitliliğini ortaya çıkarmak üzere alanında uzman akademisyenlerin desteğiyle vatandaşların katılımına açık yürütülecek İzmir Biyoatlas Projesi ile bir yandan kentin doğal zenginliği, florası belirlenecek bir yandan da yaratılacak farkındalık ile bu zenginlik sahiplenilmiş olacaktır. Ayrıca önümüzdeki günlerde projenin internet üzerinden tüm dünyaya tanıtılması hedefleniyor.
Biyoatlas Projesi ve İzmir;
“Ülkemiz mevcut coğrafi konumu sebebi ile, günümüzde toplumun herkesiminin bildiği gibi zengin bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bunun temel sebepleri arasında;
-
Coğrafi konum; 3 kıtanın kesişiminde ve bir kıtalar arası köprü konumunda olmak
-
İklim çeşitliliği; 3 farklı iklimin ve bu iklimlere bağlı geçiş kuşaklarının gözlenmesi
-
Jeolojik çeşitlilik; Anadolu coğrafyasının şekilleniş sürecinde çok farklı kayaç tiplerinin bir araya gelmiş olması
-
Toprak çeşitliliği; Jeolojik ve iklimsel çeşitliliğe bağlı bölgesel farklı toprak tiplerinin gözlenmesi
-
0-5000 m arası batı doğu arası yükselti farkları
-
Habitat çeşitliliği
-
3 farklı bitki coğrafya bölgesinin Anadolu’da kesişmesi; Dünya canlı dağılımının temel belirleyici katmanı bitkilerdir ve buna bağlı dünyada 37 bitki coğrafya bölgesi tanımlanmış ve sınırları çizilmiştir. İşte bu bölgelerden 3 tanesi (Akdeniz; Avrupa-Sibirya ve İran-Turan)Anadolu’da
yer almaktadır.
Bu yönü ile Anadolu tarihsel süreçte ön plana çıkmış ve pek çok bilim insanına çalışma imkanı sunmuştur. Özellikle batılı bilim insanları M.Ö 300’lerden başlayarak Anadolu üzerinde canlı tanımlamaları yapmış ve bunları literatüre aktarmışlardır. Bu kayıtlar arasında en yoğun bölgenin Batı ve Güney Anadolu üzerinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu çalışmalardan floristik anlamda en kapsamlısı 1700 lerin hemen başında Joseph Pitton de Tournefort (1656-1708) Fransız botanikçi tarafından gerçekleştirilen seyahattir. Tournefort 18 Aralık 1701 İzmir’de olmuş ve 4 ayını İzmir’ de geçirmiştir. Bu süreçte öğrencisi olan İngiliz botanikçi ve o dönem İzmir’de konsolosluk görevini yerine getiren William Sherard ile bir araya gelmiş ve bitkiler üzerinde tanıma, tanımlama çalışmalarında bulunmuştur. Bu noktada ilginç olan 1700’lerin başında Sherard’ın Seydiköy (Gaziemir)’de bir botanik bahçesi kurmuş olmasıdır. Pek çok batılı bilim insanı bu sebepten Anadolu ziyaretlerinin ilk durağı olarak İzmir’i kullanmış ve buradan Orta Doğu’ya uzanan rota izleyerek çalışmalar yaptıkları bilinmektedir. Tourneford bu çalışmaları sırasında Anadolu ve Orta Doğu dan 1350 tür ve 35 yeni cins tanımlamıştır. Bu temelin üzerine P.E.Boissier (1810-1885) “Flora Orientalis” adlı eseri yazmış ve bölgemizden 4500 türü içeren bir kaynak kitap ortaya koymuştur. 1900’lere gelindiğinde ise P.H.Davis isimli bir İngiliz botanikçi, içerisinde Türk botanikçilerin de yer aldığı çok geniş bir ekiple 1965-1988 yılları arasında 10 ciltlik “Flora of Turkey and The East Aegean Islands” Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası isimli eseri tamamlamıştır. Bugün Türkiye Florası üzerine yazılı en kapsamlı eser konumunda olan bu esere 2000 yılında Türk Botanikçiler bir ek cilt yazmışlardır. Bugün gelinen noktada görülen şudur ki, Türkiye florası her gün yeni türlerin ortaya çıktığı ve eklendiği bir floradır. Bunu gören Türk bilim insanları Türkiye florasını yeniden yazma kararı almış ve 2012 yılında 1. cildini Prof. Dr. Adil Güner editörlüğünde yönetecekleri bir eserin yazımına başlamışlardır. Bu kısa floristik literatür tarihimizde göstermektedir ki, Türkiye biyolojik çeşitliliği özelinde florası üzerine yapılacak daha çok iş mevcuttur.
İzmir bu yönü ile her zaman bölgesel ölçekte ilklere imza atmış ve atmaya devam edecektir. Avrupa’nın pek çok botanik bahçesinden daha önce İzmir’de bir botanik bahçesinin kurulmuş olması, bu toprakların her zaman doğaya ve bilgiye bakışını sergiler niteliktedir. Bugün floraya katkısı bağlamında İzmir’in tarihsel geçmişini de göz önünde bulundurarak, il sınırlarımızda hangi türler yaşamaktadır sorusuna cevap bulmak adına yola çıkmış bulunmaktayız.
Tüm gelişmiş toplumlarda olduğu gibi halkın hobi ve profesyonel katılımı ile ilerlemenin daha hızlı ve öğretici olacağı bilinciyle, İzmir’de görev yapan bilim insanları ile bu şehre sahip çıkan ve biyolojik varlığını korumaya çalışan İzmir halkıyla birlikte bir öncelikle dijital sonrasında basılı bir flora yazmak istiyoruz.
Bu çeşitliği, tarihin bize verdiği misyonun da bilincine vararak keşfedelim ; “Çek, Paylaş, Tanı, Koru…”
Bu yönü ile Anadolu tarihsel süreçte ön plana çıkmış ve pek çok bilim insanına çalışma imkanı sunmuştur. Özellikle batılı bilim insanları M.Ö 300’lerden başlayarak Anadolu üzerinde canlı tanımlamaları yapmış ve bunları literatüre aktarmışlardır. Bu kayıtlar arasında en yoğun bölgenin Batı ve Güney Anadolu üzerinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu çalışmalardan floristik anlamda en kapsamlısı 1700 lerin hemen başında Joseph Pitton de Tournefort (1656-1708) Fransız botanikçi tarafından gerçekleştirilen seyahattir. Tournefort 18 Aralık 1701 İzmir’de olmuş ve 4 ayını İzmir’ de geçirmiştir. Bu süreçte öğrencisi olan İngiliz botanikçi ve o dönem İzmir’de konsolosluk görevini yerine getiren William Sherard ile bir araya gelmiş ve bitkiler üzerinde tanıma, tanımlama çalışmalarında bulunmuştur. Bu noktada ilginç olan 1700’lerin başında Sherard’ın Seydiköy (Gaziemir)’de bir botanik bahçesi kurmuş olmasıdır. Pek çok batılı bilim insanı bu sebepten Anadolu ziyaretlerinin ilk durağı olarak İzmir’i kullanmış ve buradan Orta Doğu’ya uzanan rota izleyerek çalışmalar yaptıkları bilinmektedir. Tourneford bu çalışmaları sırasında Anadolu ve Orta Doğu dan 1350 tür ve 35 yeni cins tanımlamıştır. Bu temelin üzerine P.E.Boissier (1810-1885) “Flora Orientalis” adlı eseri yazmış ve bölgemizden 4500 türü içeren bir kaynak kitap ortaya koymuştur. 1900’lere gelindiğinde ise P.H.Davis isimli bir İngiliz botanikçi, içerisinde Türk botanikçilerin de yer aldığı çok geniş bir ekiple 1965-1988 yılları arasında 10 ciltlik “Flora of Turkey and The East Aegean Islands” Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası isimli eseri tamamlamıştır. Bugün Türkiye Florası üzerine yazılı en kapsamlı eser konumunda olan bu esere 2000 yılında Türk Botanikçiler bir ek cilt yazmışlardır. Bugün gelinen noktada görülen şudur ki, Türkiye florası her gün yeni türlerin ortaya çıktığı ve eklendiği bir floradır. Bunu gören Türk bilim insanları Türkiye florasını yeniden yazma kararı almış ve 2012 yılında 1. cildini Prof. Dr. Adil Güner editörlüğünde yönetecekleri bir eserin yazımına başlamışlardır. Bu kısa floristik literatür tarihimizde göstermektedir ki, Türkiye biyolojik çeşitliliği özelinde florası üzerine yapılacak daha çok iş mevcuttur.
İzmir bu yönü ile her zaman bölgesel ölçekte ilklere imza atmış ve atmaya devam edecektir. Avrupa’nın pek çok botanik bahçesinden daha önce İzmir’de bir botanik bahçesinin kurulmuş olması, bu toprakların her zaman doğaya ve bilgiye bakışını sergiler niteliktedir. Bugün floraya katkısı bağlamında İzmir’in tarihsel geçmişini de göz önünde bulundurarak, il sınırlarımızda hangi türler yaşamaktadır sorusuna cevap bulmak adına yola çıkmış bulunmaktayız.
Tüm gelişmiş toplumlarda olduğu gibi halkın hobi ve profesyonel katılımı ile ilerlemenin daha hızlı ve öğretici olacağı bilinciyle, İzmir’de görev yapan bilim insanları ile bu şehre sahip çıkan ve biyolojik varlığını korumaya çalışan İzmir halkıyla birlikte bir öncelikle dijital sonrasında basılı bir flora yazmak istiyoruz.
Bu çeşitliği, tarihin bize verdiği misyonun da bilincine vararak keşfedelim ; “Çek, Paylaş, Tanı, Koru…”